28 Şubat 2011

Wimpole Home Farm

 Wimpole Hall Home kısmını Esra uzun uzun, güzel fotoğraflar eşliğinde, 2009 Temmuz ayında anlatmıştı. Ben ise çiftlik kısmını anlatmak istiyorum. Her gidişimde keyif aldığım, özellikle kuzulama zamanı(2011 yılı için 19 Mart - 8 Nisan arasında imiş) çok güzel oluyor. Minik yeni doğmuş, annesinden süt emen kuzuları görmek! Elbette Türkiye'de doğada görüp ellemek, sevmek en güzeli ama bu çiftlik işini de İngiltere'de yaşarken çok sevmiştim. Çiftlik aynı zamanda müze görünümünde. Hem yıllar içinde neler değişti, kullanılan aletler nelerdi, onları görüyorsunuz, hem de hayvanları tanıyıp, onları sevebiliyor, besleyebiliyorsunuz.

 Bu teyze gelenleri avluda karşılıyor. Koyunların kırkılmış yünlerini eğiriyor ve yün olarak satıyor, bazı zamanlarda da örülmüş bir çift eldiven, bir atkı size sunuluyor.
Bu atlar özel, Shire Horse olarak geçiyor isimleri. İsteyenler at arabası ile geziyorlar. İsteyenler de at arabası kullanmak için ders alıyorlar. Püsküllü ayakları ise benim favorim. Aynı zamanda çok insan canlısı olduklarını söylememe bilmem gerek var mı?

 Doğum zamanlarını bekleyen koyunlar. Diğerlerinden ayrı, özel bir bölümde tutuluyorlar.

 Bu da dost canlısı meraklı bir arkadaş.

Yeni yavrulamış anneler, kuzucukları ile birlikte ayrı özel bölümlere alınıyorlar. Daha önceki yıllarda web sitelerinde, özellikle hamilelerin bu koyunları ellememeleri salık veriliyordu. Ama bu sene böyle bir uyarı görmedim. Hijyen için özel ilaçlar kullanılıyordu da, bu mu kaldırıldı, başka bir durum mu var bilmem, ama o dönem oralara yolu düşecek hamilelerin aklında bulunsun dedim.

Yeni doğmuş, sıcak kapalı alanda bir gece bekletilmiş ve sağlıklı olduğuna kanaat getirilmiş ve annesi ile birlikte yeni kapalı alanına alınmış uykucu bir kuzucuk.


Doğum sonrası sıcak ayrı bölümde bekletilen kuzucuklar.

 Gene anneciği ile birlikte ayrı kapalı alanında tutulan bir başka kuzucuk.

Kuzucuklar kitaplarla büyütülmedikleri, anneleri bu konuda ihtisas yapmadığı için güzel güzel uyuyor olsalar gerek!


Bu kuzucuklar da Wimpole'de yetişen özel bir nesil. Diğerlerine göre daha büyümüş, güçlenmiş ve dışarıda oyun hakkı kazanmışlar.

Bizim gezme zamanımız domuzların beslenme zamanına denk geldi ve bu vatandaş inanılmaz aç gözlü idi. Bakıcısının elindeki kovayı kapıp kafasına geçirdi. Deli gibi yedi ve yetmedi, devam etmek istedi. Dehşet kötü kokuyordu! Onların olduğu bölümden geçerken burnumuzu tutmak zorunda kaldık resmen. Oldum olası uzaktan şirin bulsam da yavrularını ve minik boyuttaki türlerini, kendilerine, etlerine hiç mi hiç tahammülüm yok ne yazık ki. Bu koku işi, bu uzak durma meselesine son damgayı vurdu zaten.

Domuzlar görüldüğü üzere bir defada epeyce fazla yavruluyorlar. Kocaman gövdeleri ile bu yavruları eziyorlarmış da. O yüzden yavrular kendilerini koruyacak kadar büyüyene dek annelerinin olduğu yerden metal bir çubukla ayrılıyorlar. Süt emebiliyorlar ama uyurken anneden uzak olmalarına çalışılıyor ki, ezilmesinler.

Büyükbaş hayvanlar da vardı çiftlikte. İsteyenler beslenme saatlerinde o öğünün yiyeceklerinden satın alarak onlara elleri ile yedirebiliyorlar.
Midilli atları oldukça dost canlısı. Yanlarına gittiğinizde sevilmek üzere geliyorlar. Eğer elinizde civardan koparttığınız otlardan varsa da çok seviniyorlar.

Guinea Pig ailesi de oralardaydı. Guinea Pigler de sık yavrulayan hayvanlardan. Laboratuvarlarda tercih edilme sebeplerinden bu da. Bir batında tek ya da iki yavru veriyorlar ama iki ayda bir de yavruluyorlar.

Bu kaz türünün adını bilmiyorum ama berbat bir sesi vardı onu biliyorum. Sesi metrelerce uzaktan duyuluyordu ve en uzak noktada dahi kulağı tırmalıyordu. Karga yanında hiç kalır!

Traktörlerin, kümes hayvanlarının, çapa, tırmık ve benzeri çiftlik aletlerinin bulunduğu müze kısmının videosunu çekmişim, o yüzden fotoğrafları yok ne yazık ki. Ama herbiri görülmeye değerdi. En güzeli de İngiltere'deki her gezilecek yerde çocukların düşünülmesi ve bu tarz yerlerde onlar için bir etkinliğin bulunması. Wimpole Home Farm'da bu aletlerin durduğu kısımda traktörlere çıkabiliyorlardı. Kendi boylarında zararsız olan aletleri ailelerinden bir büyük eşliğinde deneyebiliyorlardı. Ayrıca kafeterya kısmının dışındaki çocuk parkı da çiftlik ekipmanları şeklinde düzenlenmişti. Minik arabalar vardı çocukların binebileceği, traktör şeklinde. Salıncaklar, kaydıraklar hep çiftliğe uygun tasarlanmıştı.

Bu tarz yerler hayvanların özgürlükleri açısından bir tehdit oluşturmayacak şekilde, Wimpole'deki gibi tasarlanırsa, çocuklar, özellikle de şehir hayatının çok dışına çıkamayan çocuklar için inanılmaz güzel bir hazine. Elleri ile yumurta toplamak şehirde yaşayan kaç çocuğa nasip olur? Kaç çocuk keçilerle koşuşturur ve bir keçinin hırkasından çekiştirmesine kahkahalarla güler? Dengenin sağlandığı, adil birer çiftliği, şehirlerimizin yakınında görmek dileği ile...

Aaa bu arada Aysun the Sütçümüzden güzel bir haber geldi, Gündönümü TaTuTa kapsamına girmiş. Haberiniz ola...

6 yorum:

Anne ve Bebisi dedi ki...

Off eline saglik :) Tarihi not aldim :)) Senin icin gidip, foto cekecegim kismetse :))

Suleyman Ve Ben dedi ki...

Merhaba Berceste,

Harika senin fotograflar.. Tesekkur paylastin icin.

Kucuk kuzu en favorim :)

Kanada'dan cok selam sen ve aile icin.

En mutlu gunler,

Suleyman.

Benden Bizden dedi ki...

ne kadar guzel yavrucuklar bunlar :) herseyin yavrusu daha bir guzel zaten :))

hindiba dedi ki...

Sahi, koyunlarin hic öyle dertleri yok, degil mi? :)

Deli Anne dedi ki...

Pek güzel be ya! Olsa da gitsek! Sahi neden burda böyle yerler yok! Aerika'da da her yıl belli tarihlerde geziye açılan tarlalar var diye duymuştum.. çocuklar için ne önemli aslında ama bayağı bir yol katetmek gerek bunlar için sanırım..

Papatya Papadopoulos dedi ki...

Anneciğinden ayrı kalan kuzucuklara kıyamam ben...
Yazık!